Soyadlar bazası |
"Tamırlarıñnı ögren"
Aqmescit Devlet Arşivinde
|
|
|
|
Z. YÜKSEL: Kırım tatar millî hareketi ve Hasan Sabri Ayvazov
Kırım
Hanlığının
1783 yılında
Çarlık
Rusyası
tarafından
işgal
edilmesiyle
Kırım
Türklerinin
bütün
içtimaî
ve
kültürel
müesseseleri
yıkılmış;
üstelik
Kırım
Türklerinin
büyük
bir
çoğunluğu
bir
buçuk
asır
boyunca
süren
mecburî
bir
göç
ile
vatanlarını
boşaltmışlardır.
Bu
dönemde Kırım’da Türk kimliğini tamamen silmek ve Kırım
Türklerini Ruslaştırmak maksadıyla İslâm dini için İdare-i
Ruhaniyenin kurulmuş, Rus okulları ve Akmescit’te Rus-Tatar
öğretmen okulu açılmış, Kırım’ın ve şehirlerinin
isimlerinin değiştirilmiş, vakıf toprakları işgal edilmiş,
Rusya’ya bağlı halkı ezen Tatar ve Rus toprak sahipleri meydana
getirilmiş, köylülerin toprakları ellerinden alınmış ve
topraksız bırakılmış..... Böyle sosyal yapıyı alt üst edecek
uygulamaların ardı arkası kesilmemiş ve Kırım Türklerinin çoğu
vatanından göçmek zorunda kalmıştır. Bu durum Kırım
Tatarlarının içtimaî, siyasî, iktisadî ve kültürel
müesseseleri yok edilip darmadağınık bir millet haline
gelmelerinin yanında geride kalanların her an göçecekmiş hissine
kapılmalarına ve iktisadî kurumların da tamamen ellerinden
çıkmasına sebep olmuştur.
Elbette
bu durum kültürel hayatı da etkilemiş ve 100 yıl süren bu
karanlık devirde Kırım Türk Edebiyatı da tam bir durgunluk
dönemine girmiştir. Bu yıllarda Akmescit gimnaziyasında Kırım
Tatar dili hocası ve Kırım Tatar bölümünün müdürlüğünü
yapan Abdurrahman Çelebi Kırım Havace’nin yazdığı 151
sayfadan meydana gelen "Tatarsko-russkie razgavorı, s
prisovokupleniyem k nim poslovits, basen, obraztsev (!) dlâ
skloneniy i sprajeniy tatarskih slov" isimli Tatarca-Rusça
konuşma kitabının 1. Baskısı 1850 yılında, 2. baskısı 1853
yılında Kazan’da neşredildi. Abdurrefi Bodaninskiy (1810-1874).
1843 senesinden başlap Novorossiysk, Nogaysk, Aqmescit ve Bagçasaray
oquvyurtlarında qrımtatar ve rus tili ocası olıp çalıştı.
1873 senesi Odessada onıñ "Russkotatarskiy bukvar dlâ çteniya
v pervonaçalnıh narodnıh şkolah Tavriçeskoy gubernii"
isimli Rus-Tatar alfabesi basıldı. Acimi 64 saife. üzere iki veya
üç eser basılmıştı ki, konuşma kitabı ve alfabe her ne qadar
matbu eser olsa da her halde halq kütleleriniñ terbiye ve teşkilâtı
meselesinden uzaq bulunurlar.
Bu
konuda Kırım Türklerinin ilk neşriyatı tabiî ki 33 yıllık
İsmail Gaspıralı’nın "Tercüman” gazetesidir. Tercüman
gazetesi sadece Kırım Türklerinin değil bütün Müslüman-Türk
dünyasının meselelerini ele alan ve birlik için çalışan bir
gazetedir. Ancak 1905 yılına kadar siyasete girmemiş, temkinli bir
tutum takip etmiştir. 1905 yılına kadar her hareketi Rusların
kendi meselesi olarak gören ve sonuçta mutlaka kendilerinin
sıkıntıya düşeceğini düşünen Kırım Tatarlarının büyük
bir çoğunluğu, siyasetle ilgilenmemişlerdir. İsmail Gaspıralı
ve talebeleri olan Hasan Sabri Ayvazov, Mahmut Refat, Osman
Akçokraklı, İsmail Lömanov, halkı aydınlatmaya ve Usûl-i Cedid
hareketini yaymaya çalışmışlarsa da, 1905’e doğru Kırım
Tatarları arasında Usûl-i Cedid ve Rus-Tatar okullarında yetişen
gençlerden toplum, edebiyat ve maarif meseleleriyle diğer
entelektüel konularda faal olan bir grup teşekkül etmişti.
Hasan
Sabri Ayvazov, 1878 yılında Kırım’da millî ve edebî
canlanmanın biraz da olsa yaşanmaya başladığı bu dönem içinde
Alupka’da doğar. 1923 tarihli Yeni Dünya gazetesinin 14 Temmuz
tarihli nüshasındaki "25 Yıllık Yubiley” başlığı taşıyan
yazıda, ilk öğrenimini Alupka’daki mektep ve medresede yaptığı,
zamanın şartlarından dolayı öğrenimine devam edemediği, ancak
1902-1903 yıllarında İstanbul’da Necatizâde Abkerimbek gibi
tanınmış edip ve tarihçilerden ders aldığı belirtilmekte ise
de Hasan Sabri Ayvazov’un İstanbul’da öğrenim yaptığına
dair her hangi bir belge yoktur. Daha 19 yaşında iken Alupka ve
etrafındaki okullarda öğretmenlik yapar. Bu dönemde yazdığı
ilk makaleler "Muvazene” ve "Türk” gazetelerinde yayımlanır.
1905’te
inkılâp fırtınaları eserken genellikle Akmescitteki Tatar
öğretmen okulundan mezun olan gençlerin Kırım Türklerine ait
bir millîinkılâpçı hareket oluşturmak maksadıyla meydana
getirdikleri gruba "Genç Tatarlar” (Kırım Türkçesiyle "Yaş
Tatarlar”)” adı verilir. Zaman zaman Rus inkılâpçı
gruplarıyla beraber çalışmış olmakla birlikte, Genç Tatar
hareketi sosyalist fikirleri pek benimsemez. Genç Tatarlar 1905
yılının Aralık ayında yapılan Bütün-Kırım Müslümanları
toplantılarında halkın karşısında fikirlerini ortaya koyarlar.
Oldukça keskin bir inkılapçı uslûpla yapılan konuşmalar halkı
ürküttüyse de, Hasan Sabri Ayvazov ve Reşit Mediyev gibi lider
durumunda bulunan isimlerin meseleleri daha millî perspektif içinde
tutarak ele almaları; Hasan Sabri Ayvazzov’un yaptığı konuşmada
Çarlığın Kırım Tatar halkına uyguladığı siyasetin acı
sonuçları ve Kırım Türklerinin inkâr edilen millî hakları
üzerinde durması, mutlakiyete karşı inkılâpçı mücadele
gereğini vurgulayarak hürriyet talebinde bulunması halka daha
sıcak gelir. Genç Tatarlar, Kırım Tatar halkının
aydınlatılması, mekteplerde Usûl-i Cedid’in desteklenmesi,
bütün halk ve özellikle de kadınlar arasında tahsilin
yaygınlaştırılması, şehir ve köylerdeki Kırım Tatarları
arasında millî kadroların yetiştirilmesi, dinî hurûfatla
mücadele ve Çarlık hükümetinin zulmüne karşı kuvvet
hazırlanması gibi gayelere yönelmişti.
Mehdiyev,
Bahçesaray’daki Celal Muin, Hüseyin Baliç, Seyit Celil Hattat,
Hasan Sabri Ayvaz, Süleyman Badraklı, Yahya Bayburtlu, Emir Ali,
Abdurrahman Hüsnü ile görüşmek maksadıyla istasyona gidince
tutuklanır ve hapse atılır. 2 Kasımda ise Akmescit hapishanesinin
kapıları halk tarafından zorlanarak açılır ve bütün siyasî
mahkumlar serbest bırakılır. Mehdiyev artık bir inkılâp
kahramanı olmuştur. 3 Mayıs 1906 tarihli Tercüman gazetesinde
verilen habere göre, 1 Mayıs 1906’da Karasubazar’da "Vatan
Hadimi” gazetesi çıkmaya başlar. 5 Mayıs 1906 tarihli
Tercüman’da ise, Vatan Hadimi gazetesinin çıkarılmasından
dolayı tebrik yazısında gazetenin müdürünün muallim Abdürreşit
Mehdiyev, neşredenin de Seydahmet Çelebi olduğu; Tercüman gibi
millet için çalışacağı ve dilinin oldukça sade bir Türkçe
olduğu belirtilir.
Vatan
Hadimi, Türk dil birliği hususundaki çizgisini daha ilk sayısında
Hasan Sabri Ayvazov’un "Umum Lisan-ı Edeb Hakkında Fikrim”
isimli makalesiyle ortaya koymuştur.
"Lisan
meselesi mesail-i sairenin en ehem ve elzemi, ittihad
ve
ittifakın yegâne sebebidir. ....Rusya’da
yirmi milyonluk bir heyet-
i
azîmeyi teşkil eden Müslümanların kısm-ı âzâmı, belki
kâffesi
Türktür.
Kanı, nesli, cinsi, ahlâkı, âdâtı birdir.
Bugün tekellüm
ettiğimiz
lisanın da aslı, tamırı (kökü) birdir. Maraz ve derdimiz,
ihtiyaç
ve zaruretimiz birdir. Bu halde kullanacak lisan ve
şivemizinde
bir olması iktiza eder. Zira lisânımız birleşmeyince
yekdiğerimizi
anlamak, birbirimize melhem olmak mümkün
olmayacağı
gibi, aramızda ittihad ve ittifakın da temel tutması
mümkün
olmayacaktır. Milletimiz en cahil bir zamanında yirmi
sene
kadar bir müddet lisân-ı edebîmiz olan Türkçeyi okuduğu ve
istifade
ettiği halde, hal-i hazırda maarif-i millîyemizin az ve çok
tamim
ve intişar ettiği bir zamanda neden Türkçeyi anlayamasın?!
"Tercüman”
gazetesinin feryadı boş değildir. Kopardığı sayha hâlî
bir
fikir de değildir. "Tercüman”ın lisan meselesindeki feryadı -
yirmi
beş senelik- ettiği tecarib-i adîdenin saikasıdır. İç
vilâyetlerde
dahi
Türkçeyi anlayamayacak kimse bulunmadığını tasavvur
edemem.
Tercüman’ın
beyan buyurduğu gibi her gazete başka bir
lisan,
her ceride başka bir şive istimal edecek olur ise, iç bir zaman
aramızda
merbutiyet olmaz ve Petersburg’da olan "Umumî İçtimai
Müslîmîn”de
akdettiğimiz ittihad ve ittifakın da bir netice-i
hasenesi
olmaz.
Gaspıralı’yı
pasif olmakla suçlayan Genç Tatarlar, Gaspıralıyı umûmî
Türk-Müslüman meselelerine fazla dalarak bizzat Kırım Türklerine
ait meseleleri ikinci plâna attığı gerekçesiyle
eleştirmektedirler. Önde gelen Genç Tatarlardan biri ve aynı
zamanda Gaspıralının eski ve müstakbel çalışma arkadaşı olan
Hasan Sabri Ayvazov, Vatan Hadimi’nin kapalı olduğu dönemde 1906
yılında Bakû’de yayımlanan Füyuzat isimli derginin 6.
sayısında "Kırımlılar Ne İçün Tenkid Edilmiyor?” isimli
yazısında Tercüman gazetesinin uzun yıllar boyunca yaptığı
hizmetleri teslim etmekle birlikte, Kırım meselelerine karşı
ilgisiz kalmasını tenkid etmektedir.
Esasen
Gaspıralı’nın yanında çalışmaya başlamadan önce de Türkçü
fikirlere sahip olan Hasan Sabri, Bakü’deki "Füyuzat” ve
Mısırdaki "İçtihat” mecmualarına yazı yazması, irtibatını
kesmemesi Türkçülük duygularından kaynaklanmaktaydı. Yazın fes
giyerek dolaşan Hasan Sabri Ayvazov, daima İstanbul Türkçesi ile
konuşmaya çalışırdı.
Türklük,
Müslümanlık ile ilgili konuları ele alırken, inkılapçılık ve
Kırım Türklerinin aslî meselelerine de çok geniş bir şekilde
yer vermiştir. İlk sayısından itibaren toprak meselesini ele alan
gazete, köylülere toprak dağıtılması, dağıtım sırasında
yapılan adaletsizlikler gibi konuları işler..
Bu
tür tenkid ve tartışmalara bakarak bu iki grubun arasında çok
kesin çizgilerin bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Tam
tersine Tercüman ile Vatan Hadimi gazetesinin fikri yapısı ve
faaliyet alanları arasında farklılıktan daha çok benzerlik
bulunmaktadır ki, Gaspıralı’nın taraftarları ile Genç
Tatarları her zaman ayırdetmek pek de kolay olmamaktadır. Ayrıca
iki grubun içinde de yer alanların sayısı da azınsanmayacak
kadar çoktur. Üstelik bu grupların Rus idaresi ve
gelenekçi-muhafazakâr yapıda olan Kırım Türkleri ile olan
farklılıkları çok daha fazla ve derindir. Bu bakımdan Vatan
Hadimi gazetesinin kapatılmasından sonra, başta Hasan Sabri olmak
üzere gazetenin yazarlarının Tercüman’da yazmaya devam etmeleri
şaşırtıcı görünmemelidir. Kaderin cilvesi olarak Tercüman’ın
Vatan Hadimi’nden temel ayrılıklarından biri olan ılımlı ve
temkinli tutumu Tercüman’ın yayın hayatına devamına ve Vatan
Hadimi’nin eski yazarlarına imkân verebilmekteydi. Tercüman’ın
izinden giden Vatan Hadimi gazetesi, bütün Müslüman ve Türk
dünyası ile ilgili bilgiler de verdiği için Kırım haricinde
Bulgaristan, Azerbaycan ve İdil Ural bölgelerindeki Müslüman
Türkler tarafından okunmaktadır.
Vatan
Hadimi çıkmaya başlamasından altı ay sonra aralıklarla
kapatılmaya başlar. İlk
kapatılma haberini 6 Noyabr 1906 tarihli Tercüman şu cümlelerle
verir.
"Muharrir
efendilerin hizmet ve güzel kılımları meydanda ise de
"Vatan
hadimi”nin toktaldığı işar olunur.beş altı yüz müşterişden
ziyade
cemi
olmadığı, bu güzel gazetenin tatiline sebep oluyor imiş. Eğer
böyle
ise
çok teessüf olunur. Matbuat işleri ve kitap bazaarı lazım bir
ala
kelmek
içün daa bir çok senelerin keçmesi lazımdır. Bu da çalışmak
ile
olacaktır.
Hizmetlerini kılımlarını ve akçalarını millet uğruna sarf
iden
fedakârları
Cenâb-ı Hakk ziyade eylesin. Bunlara cümlemiz müteşekkir
bulunmalıyız.”
Vatan
Hadimi’nin 24 Kasım 1906 tarihli Tercüman’da Aralık
ayının başından itibaren tekrar çıkmaya başlayacağı; 4
Aralık 1906 tarihli Tercüman da ise gazetenin haftada iki defa
çıkacağı, ayda bir risalevereceği ve senelik fiyatının 4 ruble
olduğu bildirilmektedir.
10
Şubat 1907 tarihli Tercüman’da Mehdiyev’in milletvekili
olmasıyla ilgili bir yazıda, aşırı solcu olduğunu sandıkları
Mehdiyev’in kendisinden İslam Birliği programını benimsediği
ve milliyetçi olduğunu öğrenince, ona karşı sevgilerinin daha
ziyadeleştiği belirtilmektedir.
20
Temmuz 1907 tarihinde neşredilen Tercümanda gazetenin
başına Hasan Sabri Ayvazov’un getirildiği şu şekilde verilir.
"Qarasuv’da münteşir refiğimiz Vatan Hadimi’nin mesul
müdürlüğü genç muharrirlerimizden Asan Sabri Efendi Ayvazov’un
uhdesine avale edilmiştir.” 1908 yazında hükûmet gazeteyi
kapatır. Hasan Sabri Ayvazov 1908 Ekim ayında "Kırım Sedası”
isimli bir gazete çıkarmak maksadıyla müracaat ettiyse de Türk
dilini okuyabilecek bir sansürcü bulunamadığı için gazetenin
çıkmasına izin verilmez.
Vatan
Hadimi’nin çevresinde yetişen Bahçesaray’daki genç
muallimlerden Hüseyin Baliç, Yahya Bayburtlu, Süleyman Badraklı,
Emirali Kayızov, Celal Meyinov, İbrahim Meyinov, Abdurrahman Hüsnü
"Uçkun” adıyla bir dizi risaleler neşrederler. 18 Eylül 1909
tarihli Tercüman gazetesinde verilen bir habere göre de, bu
risaleleri basmak için bir cemiyet kurdukları bildirilmektedir.
Hasan
Sabri Ayvazov’un yazıp 1907’de Bakû’de neşrettiği "Neden
Bu Hale Kaldık?” piyesi o dönemde çok tanınmış bir tiyatro
oyunudur. 1908 yılında Kırım’ı terketmek zorunda kalan Hasan
Sabri Ayvazov, Kahire’ye ve İstanbul’a gider. Daha sonra,
Moskova’daki Lazarevskiy Şark Dilleri Enstitüsünde ders verir.
Moskova’da Müslüman talebeler arasında Jön Türk fikirlerini
yaymakla itham edilen Hasan Sabri Ayvazov tutuklanır ve hüküm
giyer. Moskova’daki ünlü Butırka hapishanesine kapatıldıysa
da, buradan kaçar ve 1913 yılında genel af ilân edilene kadar
Türkiye’de ve Rusya’da kaçak olarak dolaşır.
İstanbul’da
okuyan Kırım Tatar talebeleri ile irtibata geçen Ayvazov, bu
gençleri Yusuf Akçura ile tanıştırır. Türkçü fikirlere sahip
olan bu gençlerin Tatar ismini kullanmalarını hoş karşılamayıp
sadece Türk ismini kullanmalarını tavsiye etmesi bu gençler
arasında üzüntü yaratır.15 1913 yılında Hasan Sabri Ayvazov,
Bahçesaray’a İsmail Gaspıralı’nın yanına gelerek "Tercüman”
gazetesinin neşriyatına iştirak eder. Bu gazetede ortak dil ve
imlâ ile ilgili makaleleri yanında Turgenyev’in "Babalar ve
Çocuklar” romanından bölümleri, Çehov’un hikâyelerini,
Tolstoy, Puşkin, Nevayi, Nizamî ve Hayyam’ın eserlerini Türkçeye
aktararak neşreder. 11 Eylül 1914’te Gaspıralı ölünce,
cenazeye gelenler Tercüman gazetesine giderek Hasan Sabri Ayvazov ve
Gaspıralı ailesine taziyelerini bildirirler. Bu tarihten sonra,
1917 senesine kadar "Tercüman” gazetesinin baş yazarı olarak
çalışır. 1914’te Cihan harbinin zaman, Kırım’daki
milliyetçi eğilimlerdeki çeşitli gurupları birleştirmek
maksadıyla; Paris’teki, İstanbul’daki, Moskova’daki, St.
Petersburg’daki ve Odesa’daki Kırım Türkü olan talebelerin
temsilcileri Kırım’da toplanırlar. Bu toplantıya katılanlar
arasında Noman Çelebi Cihan, Cafer Seydahmet Kırımer, Abdülhakim
Hilmi gibi isimler vardır. Toplantıya katılanların aldıkları en
mühim karar, benzer görüşteki bütün gruplar, İstanbul’da
okuyan Kırım Tatarı gençlerin kurdukları Vatan Cemiyeti
etrafında toplanacak olmalarıdır.
Daha
sonra bu gruba Hasan Sabri Ayvazov, Seyitcelil Hattat gibi isimler de
katılır. Hasan Sabri Ayvazov bu grubun fikir ve kararlarını
Tercüman gazetesinde şiddetle savunmaktadır. Ancak Tercüman
gazetesinin bütün Türk âlemiyle ilgilenmek gibi mukaddes ve
tarihî bir görevinin olması, bu gazetenin inkılâp fırtınalarının
üstünde tutulmasını gerektirmektedir. Bu sebeple Abdülhakim
Hilmi 20 Haziran’da Kırım Ocağı gazetesini, Hasan Sabri Ayvaz
da 27 Haziran’da Millet gazetesini çıkarmaya başlar.
Bu
gurubun gayretiyle, 7 Nisan 1917’de Akmescit’te "Bütün Kırım
Müslümanları Kongresi” toplanır. 20 yaşını geçmiş kadın
erkek istisnasız bütün Kırım Türklerinin seçme seçilme
hakkına sahip olduğu seçimlere müteakip Kırım Tatar Millî
Parlamentosu (Kurultay) 9 Aralık 1917’de Bahçesaray’da yapılan
bir törenle toplanır. Noman Çelebi Cihan, kurultay üyeleri
tarafından ilk Kırım Tatar hükûmetinin başkanı seçilir.
Parlamentonun üç eş başkanından biri de Hasan Sabri Ayvazov’dur.
Kurultayın 26 Aralık 1917’de kabul ettiği Kırım Tatar Kanun-ı
Esasîsi (Anayasası) ile Kırım Tatar Demokratik Cumhuriyeti”
ilân edilir. Daha sonra Kırım’a dönmesi sağlanan Kırım
Süvari Alayı ve Kırım Tatar piyade askerlerinin kumandasına
girmesi ile Kırım Tatar Millî Hükûmeti askerî güce de kavuşur.
Kırım’da Kırım Türklerinin hakimiyeti, ilmî ve sosyal
müesseselerinin açılmaya başlamasına sebep olur…
|
Категория: Matbuat | Добавил: tairk (10/12/03)
|
Просмотров: 978
| Рейтинг: 0.0/0 |
Добавлять комментарии могут только зарегистрированные пользователи. [ Регистрация | Вход ]
|
|
Malümat sayısı |
Photo: 47 Blog: 2 Ekspeditsiyalarımız: 3 Failler konvolütı: 246 Maqaleler: 115 Qırıtatar folklorı: 238 Guestbook: 755 |
Kitaplarımız |
|
|